Ali Galip'ten Anılar...
- Ulaş DEMİRAY
- 1 Mar 2012
- 3 dakikada okunur
Ali Galip 1960 lı yıllardan 1990 lı yıllara kadar Enez ve İpsala'da yaşamış ÇAĞDAŞ BİR BEKTAŞİ idi..
Cumhurbaşkanını ağırlayacak kadar USTA bir aşcı, Nasrettin Hocayı anımsatacak kadar espri yüklü bir kişilikti. O yıllarda Enez'in tartışmasız SİMGESİ idi.. Ama Enez'de yeni nesil onu tanımıyor. Onun Enez'in yaşamına kattığı güzel anılar, espriler unutuluyor.. Ve Ali Galip yavaş yavaş ve gerçekten ölüyor. Buna razı gelmeyelim ve onunla ilgili yaşadığımız, bildiğimiz ya da büyüklerimizden duyduğumuz anılarını,esprilerini,resimlerini bu grupta toplayalım.. Ali GALİP ölmesin..
----------------------------------------------------------------------------
ALİ GALİP USTA ÖLMEMELİ
Ulaş DEMİRAY
"Bu yazı 20.OCAK.1992 tarihinde ÖNDER GAZETESİ` nde yayınlanmıştır."
Enez`li dostlarım Ruhi Baba ile Rasim Meriç yaz sonunda Kusadasi`nda kısa sure misafirim oldular. Dogaldır ki konular Enez ve cevresi ile Trakyali dostlarımiz uzerinde yoğunlastı... Olenler, bizleri birakip gidenler oncelikli olarak geldi gundeme... Bedri Firinci, İbrahim Yoluzar, Irfan Kaptan, Kasap Ismail, Nihat Bakerci, Şaban Suen ve daha pek cokları belleklerden hiç silinmeyecek anılarla birakip gitmişlerdi bizleri. Onların acı haberlerini Şevket Kurt`tan telefonla aninda almistım.Ali Galip Usta`nın ebedi yolculugunun haberini ise Ruhi Baba bu kisa ziyaretin hemen başında bir hançer gibi bastırıverdi yüregime..
İlk yilan baligini onun elinden yemistim... Onun elinden yilan baligi yemenin bir ayrıcalık oldugunu ise çok sonraları anladim. Bu ayricaliktan Edirne`nin pekçok Valisi, Kesan`in pek çok Tiimen Komutani basta olmak üzere onlarca Enez Konugu da yararlandi. Hatta, Kenan Evren Cumhurbaskani olarak Edirne`yi ziyaret ettiginde de zamanin valisinin ve komutanlarının yüzünü güldüren sofranın ardındaki YÖNETMEN yine Ali GALİP`di.... Yemek yapmayi ve sunmayi bir sanat haline dönüştüren bir BÜYÜK USTA idi O..
Kimdi? Neydi? Nereden gelmişti? Yakınları var mıydı? Kimse bilmezdi. Tüm dünya ile dost ve barışık bir insandi... İçkiyi çok seven, çok içen ama içtikçe de güzelleşen nadir bir yapısı vardı. Yaşam felsefesi, nükteleri, anıları, kitaplara ,senaryolara konu olacak kadar zengindi... Ben çağımızın ve Trakya` mızın Nasrettin Hoca`sı gibi görürdüm onu... Abarttığımı da sanmıyorum... Galiba o da biraz ona özenirdi... Yuklüce içilen bir günün sonunda kendisini tabutla taşıtıp, tam bir yol kavşağında ?Ben sağlığımda bu taraftan giderdim? diyerek yaptigi esprinin baska, bir açiklamasi olabilir mi?...
Comments